Felsefi Düşüncenin Özellikleri

28 Nisan 2013 tarihinde tarafından eklendi.

FELSEFİ DÜŞÜNCENİN ÖZELLİKLERİ
1. Felsefe bilim değildir.
Fakat tüm bilimler felsefeden doğmuştur. Yani ilk çağda filozof bilim adamı ayırımı olmadığı gibi diğer bilimler de felsefe ile iç içe idi. ilkçağ filozofları aynı zamanda matematik, geometri, astronomi, fizik, coğrafya, tarih gibi çeşitli bilimlerle ilgilenmişler, hatta bu bilimleri felsefe yapabilmenin temeli saymışlardır. Günümüzde de felsefi düşünebilmek, diğer bir ifadeyle filozof olabilmek için çağımızın popüler bilimlerden kopuk olunmamalıdır.

2. Felsefe meraka dayanır.
Felsefe, insanların meraklarından ve hayretlerinden doğmuştur. Bu merak ve hayret, onun doğasındaki düşünme yetisini harekete geçirmiştir. İnsanlar her şeyden önce kendi var oluşlarına şaşarlar. Felsefe, bu şaşkınlığın oluşturduğu sorulara düşünce yoluyla cevap aranması sonucu oluşur. Yani felsefe İnsanın aklını veya diğer düşünme yetilerini kullanarak var olan, hakkındaki merak ve hayretine cevap arama etkinliğidir, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği geçmişi, geleceği düşünebilmesi ve tabiattaki olayların ardındaki sırrı merak etmesidir.

3. Felsefe aklın ürünüdür.
Felsefe, bilimsel deney ve gözlemlerden çok akılla, düşünmeyle yapılan bir etkinliktir.

felsefi düşünce4. Felsefede soru sorma cevaptan daha değerlidir.
Felsefe bir su kuyusu ise, sorular o kuyunun kovalarıdır. Yani kuyunun dibindeki suyun ortaya çıkması kovayla yukarı çekilmesine bağlı olduğu gibi bilinmeyeni ortaya çıkarmak, insan bilgisinin artırmakta sorulan sorularla doğru orantılıdır. Soru sormak merak etmek demektir, merak ise felsefenin temelidir. Filozoflar işlerini yaparken sorulardan yararlanırlar. Filozofun elindeki sorular, problemlere çözüm getirmenin bir anahtarıdır. Genellikle, karşılaşılan problemler zaman içerisinde pek fazla değişmez. Zamanla değişen, filozofun problemin çözümünde rol oynayan farklı etkenleri seçebilmesidir. Problemi farklı sorular sorarak irdelediğinde, “varolan“ın daha önce gözden kaçmış olan yanları aydınlanmaya başlar. Böylece her doğru soru, onu problemi çözmeye bir adım daha yaklaştırır, problemlerin çözümüne ışık tutar.

5. Felsefede amaç, bilginin aranmasıdır.
Bilgeliği eğer bir gökkuşağına benzetirsek, filozof, ileride gördüğü bu gökkuşağının güzelliğine, cazibesine kendini adeta kaptırmış gibi sürekli ona doğru yol alır. Bilir ki, gökkuşağına da ulaşamaz, fakat yinede öylesine aşık olmuştur ki, filozof tüm varlığıyla ona doğru gider. O yaşadığı bu zamanı her şeyden üstün tutar. Felsefe yapmak ise bu aşka bu sevdaya benzer. Bilgelik sevgisi, sevdası anlamına gelen felsefede amaç işte bu bilginin aranmasıdır.

6. Her insan felsefe yapar.
Çünkü insan sadece para kazanmak zorunda değildir; O evrenin yapı ve düzenini yaşamın değer ve amacını madde ruh ilişkisini iyi, güzel ve doğrunun niteliklerini bilmek ister, işte felsefe bu isteği karşılama çabasıdır. İnsan düşünce ve akıl sahibidir. Herkes geçmişini ve geleceğini düşünür, herkes olayların, yaratılışın ardındaki sırrı merak eder, bilmek ister.

7. Felsefe lüks bir ihtiyaçtır.
Her insan felsefe yapar. Felsefe yapmamak kaçınılmaz bir insan davranışıdır. Fakat felsefe yapmak için yemek, içmek, barınmak, güvenlik gibi fizyolojik, temel ihtiyaçların karşılanması gerekir. Tarihte, insanın günlük ihtiyaçlarına pek önem vermemiş Sokrates, Sinoplu Diyogenes gibi filozoflar da olmakla birlikte, felsefe, insanlar yaşamla ilgili temel ihtiyaçlarını bir dereceye kadar karşılayıp başka uğraşlar için olanak bulabildiklerinde başlamıştır. Felsefe belli bir refah ortamını gerekli kılmaktadır.

8. Felsefe çağın koşullarından etkilenir ve etkiler.
Felsefe akımlarından “Bireycilik” 18. yüzyılda, “Toplumculuk” ise 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bir felsefe akımının herhangi bir yüzyılda değil de belli bir yüzyılda ortaya çıkmasının nedeni o akımın belirdiği yüzyıldaki yaşam koşullarında aranmalıdır. Rönesans’la birlikte Batıda ulusal devlet düşüncesi doğmuş, bunun yanı sıra, doğa varlığı değer kazanmıştır. Felsefenin de, bu çağdaki toplumsal değişmelere uygun olarak, varlık ve bilgi problemlerini ve sosyal sorunları kendine konu edinmiştir. Fransız Devrimi ile birlikte özgürlük ve eşitlik gibi idealler değer kazanmış, bu çağdaki filozoflar görüşlerini bu kavramlar üzerinde temellendirmiştir. Kısaca, bir çağa damgasını vuran olaylar o çağın felsefesini de etkiler. Felsefe akımları, doğdukları çağın yaşam koşullarını yansıtır. Diğer yandan filozoflar da yaşadıkları çağları düşünceleriyle etkilemiş, büyük fikir akımlarının doğmasına öncülük etmişlerdir.

9. Felsefenin konusu varlık, bilgi ve değerlerdir.
Felsefe varlığın olup olmadığını, varlığın ne olduğunu, evrenin neden ve nasıl oluştuğunu, mutlak bilgiye ulaşılıp ulaşılamayacağını, bilginin kaynağını, insanın özgürlüğünü, evrensel ahlak yasasınının olup olmadığını, güzeli, iyiyi, doğruyu, sanat, siyaset, din… gibi insanın düşünce ve yaşamıyla ilgili tüm konuların kökenlerini farklı karşıt görüşleriyle birlikte konu edinir.

10. Felsefe varlığı bütün olarak ele alır.
Formel bilimler, doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi tüm bilimler varlığın belli bir kesitini inceler. Matematik insan zihninin işleyişini, fizik ve kimya maddeyi, biyoloji canlıları, psikoloji insan davranışlarını, sosyoloji toplumu inceler. Oysa felsefe varlıkları var olmaları bakımından neden ve niçin sorularına cevap arar.

11. Felsefede bitmişlik yoktur.
Felsefe sürekli ve kesintisiz bir araştırma etkinliği olduğu için bitmişlik yoktur. Felsefe, hiçbir konuda “son sözü” söylemez. Bundan dolayı felsefede sistemler ve farklı görüşler yan yana bulunur ve ilkçağ filozofunu uğraştıran bir sorun, günümüz filozoflarını da uğraştırabilir. Bu da o konuda sürekli düşünülmesi ve araştırma yapılması demek olup, bunun sonunun olmadığı anlamına gelir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.